Ataseven, rüzgar enerjisi sektöründeki gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Sürdürülebilir bir rüzgar enerjisi sektörü için yatırımların açıklanan tarihlerde gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Ataseven, ertelenecek veya iptal edilecek projelerin ise somut gerekçelere dayandırılması gerektiğini anlattı.
Ataseven, 2 bin megavatlık rüzgar önlisans başvurularının üç kez ertelendiğini, bu durumun yerli ve yabancı yatırımcıda tedirginlik yarattığını belirterek, şöyle konuştu:
"Sektördeki birçok yatırımcı rüzgar santrallerini inşa edebilmek için ölçüm istasyonları kurup ön yeterliliklerini tamamladı. Başvurular için dosyalar hazır durumda bekliyor. Yerli ve yabancı yatırımcı da bekliyor. Ertelemenin gerekçesi şuydu, YEKA modeli gündeme geliyordu, bir taraftan da 2 bin megavatlık rüzgar müracaatlarının alınması açıklanmıştı, ikisi çakışıp çözülmez bir yumak haline gelmişti. Birinci YEKA başarıyla yapıldı. İkinci YEKA için de ilana çıkıldı. Sonuçta rüzgarda önlisans başvurularının ise Nisan 2020'de alınmasını bekliyoruz."
"YATIRIMCI ÖNÜNÜ GÖRMEK İSTER"
Geçen yıl sektördeki yavaşlamanın temel nedeninin 2020'de sona erecek Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) üzerindeki çalışmaların bitmemesi olduğunu aktaran Ataseven, 2020 sonrasının yeni açıklanacak destek mekanizmasına göre dizayn edileceğine işaret etti.
Ataseven, rüzgar yatırımlarının uzun süreli olduğunu, bu nedenle yerli ve yabancı yatırımcının da önünü görmek istediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Destek mekanizması sayesinde Türkiye'de rüzgar sanayisi büyüdü. Bu nedenle rüzgar santrallerinde yerli aksam üretimi ve kullanımı konusunda destek mekanizması devam etmeli. Kanat ve kule üreticileri üretimlerinin yaklaşık yüzde 35'ini iç piyasa verirken, yüzde 70'ini ihraç ediyor. Bu müthiş bir kazanç. Düşünün öyle bir sektör var ki, hem sizin dışardan enerji ihtalatınızı önlüyor ve yerli üretmenizi artırıyor, hem de sanayinizi geliştiriyor. İhracat yaparak ikinci bir katma değer yaratmış oluyorsunuz. Destekleme mekanizmasında baz fiyat oluşturulması ve bu fiyatın lira cinsinden olması konusunda görüşmeler yapılıyor. Ancak uzun dönem finansman sağlayabilmeniz için, bunun yabancı para cinsinden olmasında fayda var."
"TÜRKİYE AVRUPA PAZARINDA AVANTAJLI"
Afrika ile siyasi ilişkiler düşünüldüğünde, Türkiye'nin yenilenebilir enerji teknolojileri açısından Avrupa ülkelerine göre avantajlı konumda bulunduğunu vurgulayan Ataseven, "Avrupa deniz üstü (offshore) rüzgar ekipmanlarını satacağı yeni bir pazar arıyor. Türkiye de yerli teknolojisini geliştiriyor. Avrupa'daki know-how ile Orta Doğu ve Afrika pazarını birlikte şekillendirebilirsek, bu durum Türkiye için yenilenebilir enerji teknolojilerinde bir sıçrama tahtası olacaktır. Bu bağlamda Türkiye'de yenilenebilir enerjinin sürdürülebilir olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.