Mevcut teknolojik gelişmeyle henüz çözülememiş olan nükleer atık sorununa dikkat çeken TEMA Vakfı, nükleer enerjiden vazgeçilmesini istedi.
TEMA Vakfı tarafından yapılan açıklamada nükleer santrallerin, herhangi bir kaza yaşanmaması durumunda bile toprak varlıkları kaybı, soğutma sularının deniz, akarsu ve göl habitatlarını olumsuz etkilemesi gibi çevresel tahribatlarla doğaya ve yaşama zarar verdiği de hatırlatıldı. Japonya Fukişima’da 11 Mart 2011’de başlayan ve hala devam eden nükleer santral felaketinin ‘ne denli büyük bir tahribata neden olduğu’na da dikkat çekilen TEMA Vakfı açıklamasında şöyle denildi:
“Nükleer atıkların güvenli bir şekilde nasıl ve nerede depolanabileceği konusu bugünün teknolojisiyle bile çözülebilmiş değil. Bu son derece tehlikeli bir sorun. Tüm bu gerçekler, nükleer enerjinin aslında sanıldığı kadar temiz olmadığını gösteriyor. Biz de TEMA Vakfı olarak, yaşam için bu kadar ciddi bir tehdit olan nükleer enerjiden vazgeçilmesini istiyoruz.”
AKKUYU NGS'DE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer güç santralinin ÇED Olumlu Kararı’nın iptali için TEMA Vakfı dahil 13 kurum ve 80 kadar vatandaş tarafından açılan davada 11 Temmuz 2016 tarihinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı. TEMA Vakfı'nın yanı sıra diğer çevre örgütleri ve odaların da açtığı davaların bilirkişi incelemelerinin birleştirilmesi nedeniyle nükleer santralın keşfi kalabalık bir davacı grubunun eşliğinde gerçekleşti.
TEMA Vakfı’nın açtığı ÇED Olumlu Kararı’nın iptali davasında, Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer güç santraliyle ilgili olarak acilen şu noktalara dikkat çekiliyor:
Atıkların nakli sırasında oluşabilecek bir kazaya ilişkin acil eylem planı yok
Radyoaktif atıkların bertarafı şu anda mevcut olmayan bir mevzuata dayandırılıyor
Kullanılacak reaktör TAEK Mevzuatı’ndaki “Sınanmışlık” ilkesini ihlal ediyor
Acil koruyucu eylem planında ciddi eksiklikler var
Santralin iklim değişikliğine ve deniz ekosistemine olumsuz etkilerine yer verilmiyor.
HANGİ SORULAR YANITLANMADI?
Tüm bunlardan hareketle TEMA Vakfı şu soruları soruyor ve bu sorular yanıtlanmadığı sürece Mersin Akkuyu’nun iptalini istiyor:
ÇED raporunda yer verilen tsunami önlemleri yeterli midir?
ÇED raporunda yer verilen meteorolojik değerlendirmelerin, iklim değişikliği etkileri (soğutma suyu, kaza anında etki alanı) açısından yeterliliği değerlendirildi mi?
ÇED raporunda bölgenin depremselliği ve deprem riski güncel yöntemlerle ortaya konmuş mudur?
Yer seçimi, bölgenin ekolojik özellikleri (korunan alanlar, endemik bitki, hayvan ve böcek türleri, balık yatakları, Akdeniz foku yaşam alanları) ve 1. derece arkeolojik sit alanı açısından uygun mudur?
Nükleer güç santrali, Akdeniz deniz ekosistemi üzerinde ne gibi etkilere (denizden çekilecek soğutma suyu miktarı, deniz suyu sıcaklığını artırması, Akdeniz’de akıntı yaratması) neden olacak?
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin dayanağı olan hükümetlerarası sözleşme şartları Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltabilecek mi?
Nükleer güç santralini inşa edecek olan Rusya’nın, Akdeniz gibi sıcak bir iklim ve sıcak bir denizde bir nükleer santral inşa, işletme ve sökme deneyimi var mı?
Kaza durumunda 3. kişilere karşı sorumluluklar nelerdir?
Nükleer güç santrali için öngörülen kullanılmış yakıtların bertaraf yöntemlerinin (Boğazlardan geçirilmesi, kalıcı depolama, nihai depolama, derin jeolojik depolama) çevre ve insan sağlığı açısından etkileri nelerdir?
Kaza durumunda Rus mevzuatının uygulanacak olması Türk mevzuatı açısından uygun mudur?
800 m olarak belirlenen sağlık koruma bandı, bir nükleer güç santrali için çevre ve insan sağlığı açısından yeterli midir?
Santralin işletmeden çıkarılması ve sökümü için öngörülen yöntemler (santralin betonla kaplanması) çevre ve insan sağlığı açısından uygun mudur?